Tarihinde İspanya Süper Kupası’nı sadece 29 yıl önce 1985’te kaldıran Atletico Madrid dün gece ‘Kral’ın takımı Real Madrid’i 1-1’lik ilk maçın rövanşında 1-0 yenerek kupaya uzandı.
İLKER AKGÜNGÖR
Aslında her şey çok hızlı başladı ve bitti. Daha maçın 2’inci dakikasında Atletico’nun Getafe’den aldığı kalecisi Moya uzun bir atışla oyunu başlattı. Raphael Varane’ın sektirdiği topa Sergio Ramos’tan daha iyi yükselen Griezmann topu Hırvat golcü Mario Mandzukic’e indirdi. Ceza sahasına girerken topla buluşan Bayern patentli Mandzukic topu Iker Casillas’ın uzanamayacağı köşeye bıraktı. Real defansındaki iki uzun stoperin hatası tabelayı değiştirdi.
Real uzun zamandır takımdan ayrılacağı konuşulan Angel Di Maria ve Sami Khedira’yı kadroya almazken, klasik 11’inde devamlı yer bulan Cristiano Ronaldo ve Marcelo ise maça yedek kulübesinde başladı.
Atletico Madrid’te geçtiğimiz yıl Süper Kupa Finali’nde kırmızı kart gördüğü için 2 maç ceza alan Arda Turan oynamadı. Turan maçı tribünden seyretti.
İlk yarıyı 20’inci dakikadan itibaren James Rodriguez’in liderliğinde domine eden Real hem Rodriguez hem de Gareth Bale’in ayağından net 3 pozisyonu harcadı.
Teknik direktörden çok arkaya yatırdığı saçları ve klasik kesimli takım elbisesiyle Latin gangsterlerini andıran Diego Simeone ise tutkusunun bedelini 26’ıncı dakikada kırmızı kart görerek ödedi. Saha içindeki sert mücadeleye sinirlenen El Cholo, 4’üncü hakemin kafasına iki kez dokununca maçı yöneten tecrübeli isim David Fernandez Borbalan tarafından tribüne gönderildi. Ancak Simeone tribünde de yerinde duramadı. Bir çok kez taraftarların takımın motivasyonunu yükseltmesi için bir amigo gibi elleriyle tezahürat yaptırttı.
Her sezon en az bir büyük transfer yapan Real, James Rodriguez’le aradığını bulmuş gibi gözüküyor. Ancak Ronaldo oyuna girip hem sol kanat hem de orta alana yöneldiğinde Rodriguez’in top kullanacak alanı kalmıyor. Zaten ikinci yarıda oyundan düşmeye başlayan Rodriguez benzer düşünceye sahip hocası Ancelotti tarafından oyundan alındı.
Atletico bildiğiniz gibi. Simeone’nin yerleştirdiği ‘bu topu kazanamazsak ölürüz’ mottosu devam ediyor. Hala her topa sahip olacakları son atakmış gibi hırsla saldırıyorlar. Hırslılar ama bilinçsiz sertlik yapmıyorlar. Özellikle orta sahada Raul Garcia, Koke öve Tiago oyun sıkıştığında ayağa pas yaparak takımın oyundan düşmesini engelliyor.
Atletico’nun geçen yıldan en büyük farkı hücum bölgesi. Mandzukic iyi golcü gollerini de atıyor ama takım Diego Costa anahtarını hala arıyor. Griezmann’ın ise hem fizik olarak hem de takıma uyum için biraz süreye daha ihtiyacı var. Ancak Fransız golcü ikinci yarı top tutuşlarıyla takımı bir çok kez rahatlatmayı da başardı. Meksika’da oldukça iyi bir şöhreti olan yedek golcü Raul Jimenez’i oynadığı yaklaşık 20 dakikalık sürede anlamam mümkün olmadı. Ama Meksika’da maç başına 0.38’lik gol ortalaması olan 23 yaşındaki Jimenez arzu edilen seviyeye gelirse Atletico Premier Lig’e yüksek ücretle gönderilecek bir golcü daha bulmuş olur.
Sonuçta Cristiano Ronaldo’nun oynadığı ikinci yarıda da Real istediğini elde edemedi. Sergio Ramos yine maçın son anlarında gole yaklaşsa da bu kez hak eden kazandı demek yanlış olmaz.
Real bu yıl yenilenen kadrosuyla sağlam yürür. Barcelona hazırlık maçlarında korku saldı. Luis Suarez döndüğünde saldığı korku gücünün bile önüne geçebilir. Son şampiyon Atletico ise şimdilik Diego Costa, David Villa ve Filipe Luis’i hala arıyor. Ama yerlerine gelen Mandzukic, Griezmann ve Siquera’nın dün gece bayrağı devralıyoruz mesajı Vicente Calderon tribünlerinin önümüzdeki günlere umutla bakmasını sağlıyor.
Son söz ilk maçta attığı golle takımını eve umutla döndüren Raul Garcia için olmalı. Garcia dün adeta bir modern zaman gladyötörü gibi maç boyunca aldığı darbelere aldırmadan savaştı. Takımını 3’üncü bölgede daha uzun süre tuttu. Real’in atağa çıkışlarında ise ön alanda etkili savunma yaptı. Zaten Simeone’de Garcia’yı uzatma dakikalarında oyundan alarak tribünlere alkışlattırdı.