TSK’nın yeniden yapılandırılması için atılan adımları güvenlik uzmanları ‘olumlu ancak erken adımlar’ olarak görüyor. TSK’nın mutlaka siyasi iradenin kontrolünde olması gerektiğini belirten uzmanlar orduyu denetleyecek gücün meclis olması gerektiğini söylüyor.
İLKER AKGÜNGÖR / HABER MERKEZİ
TSK’nın KHK ile yeniden yapılandırılmasını tartışan uzmanlar atılan adımları olumlu ancak erken olarak değerlendiriyor. Kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması ordudaki yapıcı rekabeti arttırırken Genelkurmay Başkanlığı’nın önümüzdeki süreçteki rolünün ne olacağı tartışılmaya devam ediyor. TSK’nın dönüşümünü VATAN’a yorumlayan askeri uzmanlar yeni dönem için umutlu olduklarını belirtiyor.
“Kuvvetler arası rekabet amaçlanıyor”
Metin Gürcan (Güvenlik analisti)
“TSK’yı güvenlik, sosyal bir kurum ve meslek olarak subaylığın bulunduğu 3 faktörle tanımlıyorum. Güvenlik faktörünü ele aldığımızda sivil siyasi irade, Michael Desch’in ‘gücü böl-parçala-rekabet üret ve yönet’ yaklaşımı olarak özetlenebilecek ‘kuvvetler arası rekabet’ modelini hayata geçirmek istiyor. 15 Temmuz gecesi gördük ki askeri güç Genelkurmay gibi tek bir yerde toplandığı zaman sorun yaşanabiliyor. FETÖ’cü terör örgütü 6-7 saat süreyle Genelkurmay’ın karar alma mekanizmalarına bir virüs gibi sızarak felç etti. Bizler ve siyasi irade haklı olarak bundan korktu. Hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm isteniyor. Ben buna devrimsel sivilleşme diyorum. Bu dönüşümün denetim ve dengeleme mekanizması muhalefetin de içine katıldığı meclis komisyonları ve sivil toplum olmalı.”
“Genelkurmay koordinatör olacak”
“Sahadaki rekabet her an yıkıcı rekabete dönebilir. Yeni nesil harekat ortamlarında kara, deniz, hava kuvvetleri belli oranda birlik verecekler ve bu birlikler tek emir komuta altında hareket edecek. Yeni sistemde kuvvet komutanlarını tedarik yapacak, bütçeleyecek birer yetenek havuzu gibi düşünün. Müşterek komutanlıklarda doğrudan operasyona yönelik olacak. Mesela Suriye’ye bir hareket planlandı bunu kuvvet komutanlığı ya da Genelkurmay değil örneğin müşterek komutanlık haline getirilen emrinde kara, deniz ve hava birlikleri bulunan 2. Ordu yapacak. Genelkurmay Başkanlığı sorun çözen ombudsman rolünde olacak. Siyasi irade Genelkurmay Başkanlığı’nı zayıflatarak koordinatör-sembolik makam olarak bir anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı’na bağlamayı düşünüyor. Atılan adımları olumlu buluyorum ama temkinliyim. Çünkü geniş kapsamlı düzenlemeler hızlı ve çok da toplumsal ve siyasi meşruiyet üretmeden yapılıyor.”
“Ordu güçlendirilmeli”
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz
“TSK’nın yapılandırılması için atılan adımlar çok erken. Bu kararlar tartışılmadı akşam konuşulup sabah uygulamaya geçirildi. Orduyu güçlendirmek gerekirken, zayıf düşürücü ve toplumsal algıda itibarını zedeleyici yaklaşım etik değil. TSK, siyasi iradenin emrindedir. Bunu tartışmaya bile gerek yok. TSK’nın içine siyasetin nüfuz etmesi babında tüm yapılanlara karşı çıkarım. Siyasetin ordunun içinde olduğu 1960 öncesi durumu biliyoruz. İnsanın yapısı belli, ikbali nerede görürse oraya gider. O zaman canını veren subaylar olmaz.”
“Liyakat darbeyi önler”
“Kapatılacak askeri okullarda okudum, komutanlık yaptım. Müfredatta darbe yapacak en ufak bir şey yok. Aksine Atatürk’ün ideallerine bağlı olacaksınız diyor. Okula iyi ve düzgün adamları getirip, bilim ve ahlakı öne koyarak insanları iyi yetiştirirsiniz. TSK’nın elinden yıllardır istihbarat imkan ve kabiliyetlerini aldılar. TSK bunları içinden temizleme imkanını kaybetti. Darbe olmamasının tek sigortası ülkenin tüm kurumlarının iyi yönetilmesidir. Liyakat merkezli yönetirseniz darbe olmaz.
“MSB’ye bağlanmak ordunun etkisini arttırır”
“TSK’nın MSB’ye bağlanmasında hiç bir beis yok ve etkisi artar. TSK vatan savunması için var. Ona bağlı, buna bağlı olmanın hiç bir önemi yok. Önemli olan bulunduğu yerde kendisi olması ve fonksiyonlarını yerine getirmesidir. Ordu siyasetten emir alır tartışmasız bir konudur. Siyaset de ordunun içerisine elini sokup uğraşmamalı. Kuvvetlerin ayrı ayrı bağlanmasıyla Genelkurmay sadece cari harekat yaparak ve bunların havuzundan aldığı kuvvetlerle istihbarat ve operasyon konusuna yoğunlaşabilir. Bunlar açıkça, bilimsel zeminde tartışılsın ve halkın desteği alınsın. Jandarma ve Sahil Güvenlik’in İçişleri Bakanlığı’na bağlanması doğru. Vazifeyi oradan alıyor ve görevini oraya karşı yapmalılar.”
“TSK’nın bütünlüğü bozulmamalı”
Başar Yaltı (Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı, emekli yüzbaşı)
“Tersanelerin, silah fabrikalarının, hastanelerin MSB’ye bağlanması Genelkurmay’ın yükünü azaltır. Bir orduyu ordu yapan komuta kademesinin yaratıcılığı, yeteneği, vizyonudur. Komuta kademesi askerin olanak ve yeteneklerini kullanacağı için önemlidir. Ordunun bütünlüğünü bozup, komuta kademesini parçalarsanız; yani Başbakan, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı emir verecek derseniz ‘7 Kocalı Hürmüz’ gibi olur.”
“Profesyonel, teknolojik, küçük vurucu birlikler”
“Cumhurbaşkanı ile hükümet şu anda aynı çizgide. Ama yarın olmayabilir. Kargaşayı düşünebiliyor musunuz? Diyelim ki hükümetin dış politikasını beğenmeyen bir Cumhurbaşkanı Suriye’de askeri birliğe doğrudan yap ya da yapma diye emir veriyor. Ne yapacak şimdi oradaki komutan? Emre itaatsizlik mi olacak bu? Sınavla girip, oradaki eğitimi alıp liyakatle ilerledikten sonra imam hatipliler de harp okuluna alınabilir. Ama öncelikle imam hatiplerin sorgulamayan, dogmatik eğitimi tartışılmalı. Türk ordusu ise dünyanın çoğunda olduğu gibi küçülerek, profesyonelleşmelidir. TSK’nın teknolojik donanımı yüksek vurucu güçleri içeren birliklerden oluşması daha faydalı olur. ”
NOT: Haberin 4 Ağustos 2016 tarihli Vatan Gazetesi’nde yayınlanan hali buradan (http://www.gazetevatan.com/-atilan-adimlar-olumlu-ama-erken–973311-gundem/) okunabilir.