DEAŞ’a katılan eşlerinin peşinden Irak’a giden 328 kadın Türkiye’de yargılanmak istiyor. Kadınların yanında yaşları 1 ile 12 arasında değişen çoğu yetim 458 Türk çocuk, zor şartlar altında cezaevinde yaşam savaşı veriyor. Anneleri ise toplam 3 soru sorulan ve 5 dakika süren duruşmalarda idam ya da müebbete mahkum ediliyor.
İLKER AKGÜNGÖR / VATAN HABER MERKEZİ
Terör örgütü DEAŞ’a katılmak üzere Türkiye ve dünyanın başka ülkelerinden Suriye ve Irak’a giden erkeklerin büyük çoğunluğundan haber alınamıyor. Bu militanların öldüğü ya da kayıp olduğu tahmin ediliyor. Ancak kadınlar ve çocuklar söz konusu olduğunda durum değişiyor. VATAN’ın edindiği bilgilere göre Irak İçişleri Bakanlığı’na bağlı Rusafa Cezaevi’nde DEAŞ militanlarının eşi olan 22 değişik ülkeden yaklaşık 600’e yakın kadın bulunuyor. Bu kadınların 328’ini Türkler oluşturuyor. Bu kadınların yanında zor şartlarda hayatta kalmaya çalışan ve yaşları 1 ile 12 arasında değişen çoğu yetim 458 Türk çocuk yaşam savaşı veriyor.
13-18 yaş grubu
Bunun dışında 13 ile 18 yaş arasındaki çocukların durumu daha da sıkıntılı. Bu çocukların Musul Çocuk Cezaevi’nde tutulduğu belirtiliyor. 13 ile 18 yaş aralığındaki çocukların terör örgütü üyeliğinden yargılanacağı öne sürülüyor. Çocuk tutuklulara ulaşmak şu anda mümkün değil. Yerel basının haberlerine göre Musul’da 13 ile 18 yaşları arasında yaklaşık 300 çocuk tutuklu bulunuyor. Bu çocukların 40-50 kadarının Türk olduğu tahmin ediliyor.
DEAŞ’a büyük tepki
DEAŞ’a katılmak için Irak’a giden kız kardeşi ve iki yeğenini Bağdat’ta arayan Yasin Maden, cezaevi manzaralarını şöyle özetliyor: “Rusafa Cezaevi oldukça büyük bir kompleks. İçinde kadınların yargılandığı mahkemeler, tutuldukları binalar, İçişleri Bakanlığı’na ait bir merkez ve akıl sağlığı hastanesi var. Sivil girişi yasak. Ocak ve martta iki kere Bağdat’a gittim. İlk gidişimizde girmeye çalıştık. Bağdat büyükelçiliğimizden tutuklanabileceğimiz ya da kaçırılabileceğimiz konusunda uyardı. Önce iyi davrandılar. Ancak elimizde DEAŞ’lı yakınları olduğumuza dair belgeleri görünce tavırları değişti. Bizi küfürler ederek başka bir yere aldılar. Bizi götürmesi için bir araç getirirlerken daha önceden Irak’ta iş yaptığım bağlantımı aradım. Haşdi Şabi generali olan abisinin iki kez araması üzerine kurtulduk. Gözaltına alınsaydık yasal süre olan 6 ay boyunca tutuklu kalabilirdik. Irak’ta DEAŞ’lılar ve yakınlarına karşı çok büyük tepki var.”
Beş dakikada idam cezası!
Bağdat’taki mahkemeleri izleyen bir kaç Türk’ten biri olan Yasin Maden, Türk kadınların duruşmalarını VATAN’a anlattı: “Mahkemeye zar zor ve şansa girdik. O gün hepsi Türk olan 15 kadının yargılanacağını öğrendik. İlk üç kadının duruşması sona ermişti. 12 Türk kadının duruşmasını izledik. Duruşmada hakim standart 3 soru soruyor. Hakimin soruları, ‘Irak’a neden geldin?, ‘kendi isteğinizle mi geldin?’ ve ‘pişman mısın?’ oldu. Yargılanan 12 kadın, ‘Irak’a ‘İslam Devleti’ kurmak için kendi rızamızla geldik ve pişman değiliz’ diye cevap verdi. Duruşmalar ortalama 5 dakika sürüyor. Hakim kadınlar pişman olmadıklarını söylediklerinde, Türk Büyükelçiliği’nin Iraklı avukatına, ‘Biz bu cezaları boşuna vermiyoruz. Adil yargılıyoruz. Bu kadınlar terör örgütü üyesi ve pişman değiller’ dedi.”
Eşlerinin zoruyla…
Maden kadınların büyük çoğunluğunun ifadelerinde eşleri tarafından zorla getirildiğini söylediğini belirtiyor: “İdam cezası alacağını bilen kadınların ‘pişman değiliz’ demesi bizi çok şaşırttı. Oradaki bağlantılarımız kadınlara bu yönde ifade vermeleri halinde Türkiye’ye gönderilmenin vaat edildiğini söylüyor. İdam cezası alan kadınlar bir daha Rusafa’ya gönderilmeden hükümlülerin bulunduğu cezaevlerine sevk edildiği için diğer kadınlar gelişmeleri bilmiyor. Ayrıca kadınların baskı, şiddet, taciz ya da çocuklarının öldürülmesi gibi tehditlerle zorlandıklarını düşünüyoruz. Bunun sağlıklı başka bir izahı yok. Kürt Bölgesi’nde Erbil’de aynı durumda yargılanan 58 kadın beraat ederek Türkiye’ye yollandı. Bu kadınlar ellerine silah almamış ve kimseyi öldürmemiş. Suçlu olduklarına inanıyorum ama idamlık olduklarını düşünmüyorum. Adil yargılanmıyorlar. Bağdat’ta bu duruşmaları yapan iki mahkemenin biri sadece idam, diğeri ise sadece müebbet hapis cezası veriyor.”
İdamlar başlamadı
Yasin Maden cezaevi şartlarını ise şöyle anlatıyor: “Dışişleri Bakanlığı’ndan 26 Mart’ta giden heyete kadar Irak kimi yargıladığını bilmiyordu. Kimlikler beyan üzerine alınırken şimdi tespit yapılıyor. Daha idamlar başlamadı. İdam cezası için bir yıllık temyiz süreci var. Cumhurbaşkanı’nın da idamı onaylaması gerekiyor. Erkek tutukluların durumu daha iyi. Avukatla görüşüp, 20 günde bir telefon edebiliyorlar. Telefon hakkı olmayan kadınlar günde sadece 1 saat güneşe çıkarılıyor.”
2 bin Ezidi çocuk kayıp
Kız kardeşi ve iki yeğenini aramak için Bağdat’a giden Yasin Maden, Ezidi çocuklarının durumuna dikkat çekiyor: “DEAŞ militanları Ezidi bölgelerine saldırdıklarında erkekleri öldürüp, kadınları cariye yani seks kölesi olarak kullandılar. Ezidi ailelerin çocukları ise ailelere dağıtılmış. Iraklı Ezidi milletvekili Vian Dakhil, 2 binden fazla çocuğun kayıp olduğunu söylüyor. Türkiye’den giden ailelerde de 100 kadar Ezidi çocuğun bulunduğu zannediliyor. Bazı kadınlar bunu sorgularında itiraf etmiş. Onun için Irak, 5 yaşından küçük tüm çocuklara DNA testi yapıyor. Anne ile sonuçlar tutmazsa kimlik tespiti yapılıyor. Türk çocuklarının iadesi için bu sorunun çözülmesi lazım. Ezidi çocukları saptayıp ailelerine vermek istiyorlar. Irak’ta doğmuş kimliği bile olmayan çok çocuk var. Kadınların iadesi konusunda ise Irak’ın net bir tavrı yok.”
YARIN: Neden DEAŞ topraklarına gittiler? Bağdat’taki cezaevinde kaç Türk kadın öldü? Ölen kadınların aileleri anlatıyor.
NOT: Haberin 17 Haziran 2018 tarihli Vatan Gazetesi’nde yayınlanan hali buradan (http://www.gazetevatan.com/anne-babalarinin-cezasini-onlar-cekiyor–1175388-gundem/) okunabilir.