Eğitimciler, MEB’in “müfredat değişecek” açıklamasını tartışıyor. Yapılacak değişiklikler için farklı görüşler oluşurken üzerinde uzlaşılan tek konu değişecek müfredatta derslerin hayatın içinde kullanılabilir bilgilerle donatılması ve düşünmeyi daha çok teşvik etmesi oldu.
İLKER AKGÜNGÖR / VATAN HABER MERKEZİ
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, 4+4+4 müfredatında ders saatleri ve sayısının azaltacağını ve ders içeriklerinin sadeleştirileceğini duyurdu. Yaklaşık 17.5 milyon öğrenciyi ilgilendiren müfredatta yapılacak üç kritik değişikliği eğitimciler tartışıyor. Yapılacak düzenleme eğitim uzmanları arasında görüş ayrılıkları doğursa da üstünde uzlaşılan en önemli konu yeni dönemde derslerde öğrencilerin hayatın içinde kullanılabileceği bilgilere ağırlık verilmesi oldu.
“Dersler hayatın içinden olmalı”
Salim Ünsal (Kültür Temel Liseleri Eğitim ve Rehberlik Koordinatörü)
“Lise müfredatı içerik açısından oldukça ağır. Biz çocuklara matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi dersleri akademik düzeyde okutuyoruz. Böyle kapsamlı müfredat içinde çocuklar istenilen performansa ulaşamıyor. Dersleri yaşamın içerisindeki kavramlarla öğretmeliyiz. Çocuk derste işlediği teorik konularla yaşamda karşılaşmayınca ‘bunu neden okuyorum’ diye sorguluyor. Öğrencilere çok sayıda farklı ders veriliyor. Mesela dil ve anlatım ya da Türk edebiyatı gibi dersler hem normal hem de seçmeli ders olarak yer alıyor. Tüm bunlar Türk dili ve edebiyatı olarak tek bir derste toplanabilir. Temel bilimler olan matematik ve fen derslerini geri plana itmeden ders sayısını azaltmak olumludur. Haftalık olarak 35 saat eğitim gören çocuk bikr de yaklaşık 25 saat sınava hazırlanıyor. Haftada 60 saat ders çalışınca hem yoruluyor hem de kendilerine zaman ayıramıyorlar. Genel olarak olumlu bir değişiklik.”
“Başarılı sistemlerde ders saati az, müfredat hafif”
Burak Kılanç (Üniversite Tercih Merkezi Direktörü)
“Öğrencilerin çok fazla şeyi sığ ve verimsiz bilmesindense gerekli bilgiyi daha derin ve kullanılabilir öğrenmesi tercih edilmeli. Olumlu bir değişim. Akademik başarı anlamında Türkiye’den daha iyi başarı gösteren ülkelerde ders saatlerinin daha az, müfredatların ise daha hafif olduğunu görüyoruz. Çocuk öğrendiği bilgiyi hayatta kullanamıyor. YGS Türkiye ortalamaları gösteriyor ki; tüm çocuklar integral bilsin diye yola çıkıyoruz ama daha çarpım tablosunu bile yapamayan çok öğrenci var. Asıl amaç çocuklara öğrenmeyi öğretmek olmalı.”
“Müfredat ağır değil”
Hatice Yılmaz (Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi)
“İlkokullarda ders saati azaltılabilir ama öğleden sonra eve gitmek yerine kültür-sanat çalışmalarına katılmaları gelişmeye olumlu etki eder. Ortaokul ve lisede ders saatleri azalırsa bu mutlaka sınav hazırlık çalışmasına dönecektir. Devlet okulundaki çocuk eve giderken, özeldeki okulda çalışacaktır. Ortaokul ve lisede ders içerikleri ağır değil. 7-8 yıl önceki lise giriş sınavlarını bugün TEOG’a giren çocuklara verelim yüzde 100 yapan olmayacaktır. Ders içerikleri her yıl hafifliyor. Ama üniversiteye girerken Türkçe ve matematik ortalamaları yerlerde sürünüyor. Öğretmenler hala ders anlatıp gidiyor. Çocuğun ne kadar öğrendiğini yazılıyla kontrol ediyor. Bunu yerine öğrenilen konuyla ilgili ders içinde uygulama yaptırılsa çocuk daha iyi öğrenir. Sınıfta doğal sayıları öğretiyorsan öğrenci bunu sınıfta uygulamalı ve yaşayarak çözmeli. Öğrencilerimizin dünyadaki akranlarıyla beraber değerlendirildiği PISA ve TIMSS sınavı içeriklerine baktığımızda çocuklara daha fazla şey öğrettiğimiz ya da içeriklerimizin ağır olduğu görüşüne katılmıyorum. Çocuklara düşünmeyi ve araştırma yapmayı öğretecek bir programa dönmemiz gerekiyor.”
NOT: Haberin 14 Nisan 2016 tarihli Vatan Gazetesi’nde yayınlanan hali buradan (http://www.gazetevatan.com/-yeni-mufredat-dusunmeyi-ogretmeli–934678-gundem/) okunabilir.